Reklamcılık, hikâyeler aracılığıyla insanları etkilemektir. Peki, bir hikâyede insanları etkileyen unsurlar nelerdir? Karakterler mi? Mekânlar mı? Yoksa hikâyedeki çatışma mı? Hem hepsi hem de hiçbiri. Yıllar önce izlediğiniz ve sizi derinden etkileyen bir filmi düşünün. Ne hatırlıyorsunuz?
İnsanlar genellikle bir hikâyeyi, onlara hissettirdikleriyle anımsarlar. Zamanla diğer tüm detaylar silinir, ama duygular… İşte onlar her zaman zihinlerinde kalır.
Duygular, güçlü içgörülerle beslenen hikâyelerle harekete geçer. Çünkü içgörü, insanların duygusal dünyalarını anlamanın ve bu anlayışı etkili hikâyelere dönüştürmenin aracıdır. İyi bir içgörü, insanlara sadece bir mesaj iletmekle kalmaz, aynı zamanda onlara bir şey hissettirir ve hikâyeyle güçlü bir bağ kurmalarını sağlar. Kısacası güçlü bir içgörü, hikâyenin duygu tutkalıdır.
Bu eğitimde, katılımcılar, güçlü içgörü temelli hikâyeler yaratmanın yollarını keşfedecek; reklamlarda duygu yaratma tekniklerini öğrenerek duygu ve içgörü arasındaki ilişkiyi daha derinlemesine anlayacaklar.